21 Mayıs 2012 Pazartesi

İngilizce Kaynaklar Listesi

İnternet üzerinden yapacağınız kısa bir araştırmayla masrafsız şekilde bol miktarda kitap ve sözlüğe ulaşabilirsiniz.

  Sözlük:


Torrent sitelerinden Oxford sözlüğüne ulaşabilirsiniz.

http://dictionary.reference.com/

http://dictionary.cambridge.org/

http://www.merriam-webster.com/

  İngilizce Hikaye Kitapları:


http://manybooks.net/

http://librivox.org/






20 Mayıs 2012 Pazar

Zihinsel Ön Hazırlık

 Bir dilden diğer dile tam çeviri diye birşey yoktur. Bunu en iyi  DEMEK İSTEMEK olarak ifade edebiliriz.


İngilizce ile ilk tanışmamda; dil demek kelimesi kelimesine Türkçe ile uyumlu sadece okunuşu farklı bir şey zannetmiştim. Türkçe deki -de -da -e -i gibi eklerin aynen İngilizce de bulunduğu zannıyla epey vakit kaybettiğimi farkettiğimde yıllar geçmişti. Aynı hatayı sizinde yapmanıza gerek yok.


Cemallettin Cevriyeyi seviyor'un İngilizcesi;


 Cemalettin loves Cevriye dir.  Burada Cevriye nin -yi ekini boşuna aramayın, -seviyor un -yor eki de yoktur.


Kıssadan hisse; Diller arasında tam çeviri yoktur.




Her dilin bulunduğu iklim, çevresindeki kültür ile sıkı etkileşimi olduğu için bazı kelimeler farklı yazım ve telaffuz biçimiyle diğer dillerde de bulunur. İngilizce nin % 60 ı Latince kökenli olduğunu akılda tutmak faydalıdır.


Hediye kelimesi ; present ve gift olarak iki tanedir. Present (hediye anlamında) Latin kökenlidir. Gift ise eski Norveç dilinde hediye anlamındadır.  Kaynak olarak Oxford Advanced Learners Dictionary den incelemenizi tavsiye ederim.


Dil öğrenirken dilin tarihini de öğrenmek eğlencelidir. Mesela İngilizce SALARY (maaş) kelimesi, Latince SALARIUM dan gelmiştir. Roma da salt=tuz değerli bir madendir ve Roma askerlerinin korumasında taşınmaktadır. Askerler de ücretlerini tuz olarak alırlarmış. Salt kelimesi günümüz İngilizcesine yaptığı yolculuk ile maaş anlamını devam ettirmiştir.


Her kelimenin merak edilesi bir geçmişi vardır, haberiniz ola. İngiliz tarihini hatta dünya tarihini öğrenmek gerektir.


Her dilin kendine göre bir mantık örgüsü vardır. Bulunduğu çevre bunu şekillendirmiştir denilebilinir. Bana göre en çarpıcı örnek PAMUK PRENSESİN , İngilizce de KAR ile ilişkilendirilmesidir. SNOW WHITE.
İngiliz kültüründe beyaz denilince SNOW akla gelirken bizim kültürümüzde beyaz PAMUK tur. 


İngilizce de kelimelerin birden fazla anlamları vardır. Aynen Türkçe de olduğu gibi. "yüz" kelimesi, yüzmek ile fiil, hem suda yüzmek hem de deri yüzmek anlamında, sayı olarak 100, surat anlamına geldiği gibi İngilizce de benzer şeyler vardır. Book, kitap ya da fiil olarak yer ayırtmak anlamına gelir. Hangi kelime hangi anlamda diye paniklemenize gerek yok, zamanla öğrenilir ve kolyadır.


Belli bir seviyeye, bu seviye oldukça ileri bir seviyedir, gelinceye kadar Türkçe den İngilizce ye çeviri yapmaktan uzak durun.  yukarıdaki YÜZ kelimesi;


100 = a hundred 
yüz= face
yüz = swim!
deri yüzmek = skin,  olarak değişik yazıma sahiptir.


bu arada skin kelimesi aklıma gelmemişti, google translate "deri yüzmek" ifadesini " swim in the skin" şeklinde çevirdi, google translate den uzak durun.


Çeviri işi biraz emek isteyen, dikkat gerektiren iştir. Ustalaşınca peynir ekmek gibi olur. Rahat olun.


Okulda dersimin birinde Türkçe çeviri yaptırma gafletinde bulunmuştum:


Sepette 5 elma var cümlesinin çoğu öğrencim   basket 5 apple there are, in the basket 5 apple are gibi cevapladı,  yaptıkları yanlış, kelime düzenini birebir yazmış olmalarıydı. Sırayı hiç bozmamışlardı. Aynı hatayı yapmamak için Türkçe den çeviri yapmamanız tavsiyemdir.


Kelime öğrenirken telaffuzunu iyi şekilde öğrenmek, konuşulanı anlamak açısından ve anlaşılmak için önemlidir. SHOULD kelimesini şuld şeklinde telaffuz etme yanlışına düşmemek gerektir. SHOULD = şud şeklinde telaffuz edilir. 


İngilizce, Nordik (Wikinglerin dili), Fransızca, Latince, Keltçe ve benzeri gibi dillerden oluştuğu için her kelimenin standart bir okunuşu olmayabilir. Dikkatli olmak gerektir.


ENOUGH = i'naf gibi. 


Dil öğrenmenin olmazsa olmazı dinlemedir. Zihnimiz konuşmalarda daha önceden kaydettiği bilgiler ile eksik kalan yerleri doldurur. Leb demeden leblebiyi anlamak deyiminde biz kısaca leb deyip gerisini getirmesek bile beynimiz eski tecrübeleri çağrışım yoluyla eksik kalan parçaları dolduruverir.

Yabancı dil de dinlemeyle bu tür işlev söz konusudur. Ana dillerini konuşanlar, günlük konuşmalarında genelde cümleleri eksik bırakırlar ve bu iletişimde bir sıkıntı oluşturmaz.

Dil öğrenmenin can alıcı noktası zihnimizin bu tür fonksiyona kavuşması için dinleme yeteneğimizi geliştirmemizdir.


www.livestation.com da değişik kanallardan İngilizce programlar izleyebilirsiniz.
http://www.bbc.co.uk/worldservice/learningenglish/
http://learnenglish.britishcouncil.org/en/english-for-the-games  gibi internet sitelerini takip ederek dil öğrenme yeteneği gelitirlebilir.










































































.

Dil Öğrenme

Bu satırları okumaya başladıysan, başlamak bitirmenin yarısıdır felsefesince oldukça yol almış sayılırsın.

15 yıllık öğretim deneyimlerimi paylaşmak, istekli olanlara bir nebze katkı sunmak isterim.

Bu blog da diğer İngilizce kurs yöntemlerinden farklı bir yöntem izlemeyi düşünüyorum. Yorum ve katkını paylaşırsan  katılımcılar için zengin bir kaynak oluşturmuş oluruz.

Bu blog da sadece İngilizce dil öğrenme  ile ilgili değil, diğer diller ve özellikleri, farklı kültürlerin dilleri aracılığı ile dünyaya algılama biçimlerini de paylaşmak istiyorum.

Sadece kuru bir dilbilgisi içeren bir siteden ziyade günlük edinilen tecrübelerden oluşan bir blog olsun arzusundayım.

Dil dile değmeden öğrenilmez diyenlerden, katı şekilde gramercilere kadar herkese açık bir ortamdasınız.

Hepimizin bildiği meşhur yanlış; Şu zamanları (tenses) bir ezberlesem ben bu dili çözerim mantığından uzak durmanızı  tavsiyemdir. Dil sadece zamanlardan (tenses) ibaret değildir. 

İkincisi, eline sıradan bir sözlük alıp Türkçe kelimelerin İngilizce karşılıklarını bularak dil öğrenmek ancak Tarzanca tarzına yakınlaştırır. Bu yöntemden uzak durmanız şiddetle tavsiye edilir.

Birkaç örnek: pamuk (cotton)  prenses(princess) 
cotton princess değildir.  Snow white (Pamuk prenses)

bahçe kapısı garden door değil, garden gate gibi.

Üçüncüsü, Türkçe her ifadenin birebir yabancı dil karşılığı varsayımızı şimdiden terk edin derim. Çünkü Türkçe bir cümle, çevirmenin meşrebine göre değişik tarzda çevirilebilinir. Basit, günlük kullanımları kastetmiyorum.

Dördüncüsü, dil öğrenmek aslında sadece dil öğrenmek değildir. Yani, dil öğrenirken aslında farklı bir kültür, dünya bakış açısı öğreniyoruz. Bu asıl can alıcı nokta.

Beşinci olarak, özellikle İngilizce de tek tek kelime öğrenmek yerine kalıp cümleler çalışmak daha verimli ve etkili bir yöntemdir. Üniversite hocamızın vakti zamanında söyleyip de şimdilerde daha iyi anladığım güzel bir yöntem bu.

This is a book ile başlamanız, size tekeri yeniden keşfettirir. Daha fazlasını elde edemezsiniz. İngilizler bu tarz kelimeleri hemen hiç kullanmaz. Bu yöntemlerden uzak durun.

Dil öğrenmek için mutlaka bir motivasyonunuz vardır;

-yüksek puan almak,
-yabancı memleketlere gelin gitmek ya da gelin getirmek,
-çuvallar dolusu para kazanıp, yan gelip yatmak,
-merak duygusuyla yeni keşiflere açılmak, bunların hepsi ve daha fazlası öğrenmek için meşru sebeplerdir.


Milli Eğitim in tedrisinden (eğitiminden) geçip de hala dil öğrenme hevesiniz devam ediyorsa, siz de cevher var demektir. Siz bir survivor (hayatta kalan) sınızdır.

Öncelikle iyi bir İngilizce-İngilizce sözlük edinmen şarttır. Oxford tavsiye edilir. Torrent sitelerinden müthiş ve bedava cevherler bulabilirsin. Herşeye para vermek zorunda değilsin. Cari açığı körüklemen şart değil :)

şimdilik bu kadar. Devam ederiz...